Sürgün hayallerim, küskün düşlerim vardı benim.
Seni bir daha görememe kaybetme korkularım vardı benim.
Gün batarsa sende gidersin diye panik atak telaşlarım vardı benim.
Seni görünce gözlerine bakınca harsız ateşlerde yanışlarım vardı benim.
Bir hayal perdesinde bir düş sahnesinde sana koşuşlarım gelişlerim vardı benim.
Sana değecek yeli kıskanan, sana değecek ışığı horlayan, sevdalarım vardı benim.
Adem’in yasak meyveye giden ayağı, uzanan eli gibi sana uzanan ellerim vardı benim.
Binlerce ıtır arasından uzak çok uzak diyarlardan kokunu alacak duyularım vardı benim.
Bir yağmur tanesinin seni ıslatmasından korkan tedirgin huzursuz telaşlarım vardı benim.
Sana bakarken utanıp sıkıldığım ötelerin ötesine saklandığım dipsiz kuyularım vardı benim.
Bir yasağı değil, bin yasağı delmeye değecek gelincik tarlalarından sadece seni görecek gözlerim vardı benim.
Senin yanındayken altından ırmaklar akan, altından köşklerim, Adın cennetim, Firdevs cennetim vardı benim.
Sana olan ham hayallerimin haram düşüncelerimin yasak dokunuşlarımın gerçeğe dönüşeceği anı bekleyişlerim vardı benim.
Ey yağmur yüklü bulut bakışlım sana olan sevdalarım var benim, tutkularım, aşklarım, dumansız ateşte yanışlarım var benim.
Ey yar senin neyin var?
Ey canan söyle neyin var?
Ey maşuk yabana kaçışların mı var?
Ey gelincik cehennemi yakışların mı var?
Ey melek bakışlım yoksa bir bilinmeze atışların mı var?
Ey yaralı gönlümün sultanı söyle senin neyin var bana ait neyin var?