Bıçak Sapı
 


 
Bıçak Sapı
 
Bir gün her çocuk gibi ana babamıza naz edip sofradaki yiyeceği kendimizce begenmemiş farklı bir şeyler yaptırabilirmiyiz diye planlar yaparak sofraya küsmüş ve oturmamıştım. O zamanlar yaşadığımız köydeki en iyi yiyeceklerden birisi tavada tereyağı ile yumurtanın pişirilmesi idi. Babam;
“Hadi garı kalkta şunu nazlandırma bir yumurta kırıver.
“Böyle alışırsa sofra alışkanlığı kazanmazlar.”
“Sen onu şimdi düşünme, ben hallederim.” Deyip annemi ikna etti. Bunun sonucunda bende afiyetle yumurtamı yemiştim.
Aradan zaman geçtikten sonra bir gün babam:
 “Oğlum bahçeden birkaç turp sök gel akşama yiyelim.”
“Aman baba turpta yenir mi.”
“Yenir oğlum yenir. Ben sana bir olay anlatayımda öğren.” dedi. Meraklanmıştım acaba ne anlatacak diye.
“Eskiden bir adamın hiç çocuğu olmuyormuş, eğer bir çocuğum helede bir oğlum olursa onu üzmeyeceğim istemediği şeyleri yaptırmayacağım diye her zaman Allaha el açar dua edermiş. Duanın açmadığı kapı yok oğlum. Allahta adamın duasını kabul etmiş. Gel zaman git zaman bir oğlu olmuş. Oğlan ay gibi parlak bir erkek güzeli imiş bakanın bir daha bakası gelirmiş. Babası söz verdiği üzere oğlunu hiç üzmemiş, gücü yettiğince her dediğini yapmış. Oğlan istediğini yemiş istemediğini yememiş. Ana babasıda hiç zorlamamışlar şunu ye bunu ye diye. Adamın kimsenin bakmaya kıyamığı oğlu bir gün hastalanmış. Hemen doktora götürmüşler. Doktor film tahlil derken sonucu açıklamış.
“Oğlunun karnında büyük bir ur var çok az bir ömrü kalmış. Uru alarak şansımızı deneyebiliriz, yalnız garanti veremem iyileşme şansı yok denecek kadar az.”
“Ne olur doktor kurtar oğlumu biricik evladımı ne istersen yaparım.”
“Amca biz deneyeceğiz ama gerisi cenabı Allaha kalmış ömrün süresini belirleyen O, ne bir dakika elsik ne bir dakika fazla yaşayabiliriz. Evet dersen ameliyat edebiliriz.”
“Tamam doktor sen bilirsin, ameliyat edelim”
Hastayı amaliyata alırlar fakat ne yazıkki hasta kurtulamaz. Baba oğlunun karnından çıkan uru görmek ister. Uru görünce derki:
 “Oğlumu öldüren uru sürekli yanımda taşımalı ve oğlumun ölümünü ve ölüm olduğunu bana sürekli hatırlamalıyım.” Oğlunun defin işlemi bittikten sonra ameliyatta çıkan urdan sürekli elinin altında bulunacak bir eşya yaptırmaya karar verir. Bıçak sapı olabilir deyince etraftakiler, bir bıçak yaptırır. Uzun yıllar bıçağı ölümü hatırlatan bir nesne olarak kullanır. Bıçağın sapı o kadar serttir ki neredeyse kırılması imkansızdır. Bir gün turp doğrarken bıçağın sapı erimeye elinde yumuşamaya sonrada erimeye başlar. Sonra olayı anlayıp dövünmeye başlar.
“Keşke oğlumu sağlığında bazı şeyleri yemeye zorlasaymışım. Her şeyin dermanı bitkilerde varmış.” Der.
“Oğlum sen de inşallah bu hikayeden gerekli sonucu çıkarırsın.”

"Aşk, maşuk için yanmaktır."
 
Facebook beğen
 
Gönül Bir Deryadır
 
Gönül bir deryadır girmesini bilmek gerek,
Sevda bir ummandır sevmesini bilmek gerek
Ne Okuyalım?
 
Kitabın Adı:Gelincik hikayeleri
Yazarı: Çınar Hoca ÇOBANİ
Tür: Hikaye,deneme
Konu: Gelincik çiçeğine vurulan bir çınarın hikayesi falb tarzında işlenmiş.
Ben de Kaldı
 
Bir bahar sabahı doğarken güneş,
Seni gördüm çırpınan kalbime eş
Hayat kumarında olmadım serkeş
Sana esen seher yeli bende kaldı.

****
Bir bakışta ben-i gördüm yüzünde
Hayalimin izi vardı bal köpüğü gözünde
Yer almak isterdim her tatlı sözünde
Sana olan sevdalı yürek bende kaldı.

****
Yanakların kızarmıştı belli arından,
Uzaklaşamadım o an senin yanından
Umutlu olayım mı bugünden yarından,
Sana gelen aşk yolları bende kaldı.

****
Bir kor düştü yaktı benim özümü,
Senin için sakınmam budaktan gözümü,
Yaşayamam sensiz hem yazımı, güzümü
Sana bakıp yanan yürek bende kaldı.

****
Yağmurlar yağıyor oysa hava kurak
Toprak kuru bak sadece gözlerim ıslak,
Gelincik rengini almış sende al yanak,
Sana doğru akan yaşlar bende kaldı.
EY MAŞUK
 
Sana hep yazılsın istersin ey gönül,
Sen başkası için ne zaman yazacaksın,
Senin uğruna yanan gönül var,
Sen ne zaman yanıp yakılacaksın..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol