Yıkılmak

YIKILMAK
           Ahhh dostlarım ah. Tabi dostlarım varsa! Büyük bir ormanda yaşayan yorgun bir çınar ağacının hikayesini bilir misiniz ? Elbette bilmezseniz, anlatalım o zaman:
          Eskiden büyük bir akarsu kenarında ormanın içlerinde bir çınar ağacı varmış. Bu ağaca bulunduğu bölege de bulunan diğer bitkilere göz kulak olmasını istemişler ormanın ileri gelenleri. Çınar ağacıda etrafındaki bitkilerin arasında huzur sağlanması herkesin ormanın toprağından, havasından suyundan eşit faydalanması için çabalamış. Gün gelmiş diğer bitkileri yağmurdan, çamurdan, selden korumuş. Gün gelmiş kızgın güneşin ısısından korumuş yorgun dalları ve sararmış yaprakları ile. Bu korumayı yaparken severek ve yaptığı işe inanarak yapıyormuş. Sevdiği varlıklrla beraber olmak onlara yardımcı olmak ne büyük mutlulukmuş yorgun çınar ağacı için. Kendince bitkiler arasında ayrım yapmadan yaşıyormuş ormanında. Bazen gövdesini saran ve kurumasına sebep olan sarmaşığa bile sesini çıkarmazmış. Ormanın kuralları ile ilgili hata yapanları affediyor onları anlamaya çalışıyormuş.
          Uzun yıllar bu ormanda görev idrakı içinde, yaşadığı yeri ve görevini kanıksayarak yaşamış. Bir gün yorgun çınar ağacının kurumak üzere olan sararmış yaprakları altında göz kamaştırıcı bir güzelliği farketmiş. Halbuki o çiçek uzun zamandır yanındaymış ama yaptığı işten başka bir şeyi görmeyen çınarın gözü nasılsa fark etmiş bu güzelliği. Aman  Allahım bu nasıl güzellik. Ne narin gövdesi ne güzel yaprakları varmış çiçeğin. Kıpkırmızı çanak yapraklar mahcup ve mahzun bir ifadeyle bakıyormuş etrafa. Kırmızı yapraklarının üzerinde ona anlam katan güzellik veren siyah kahveringi benekler varmış. Beneklere bakmaya doyamaz olmuş.Çanak yaprakların dışa değil içie doğru dönük duruşu daha bir güzellik katıyormuş bu ormanlar güzeline. Çanak yaprakları saran taç yapraklar ne kadarda yakışırmış kendisine.
        Güneş doğmasın yeni bir gün başlamasın diyen çınar ağacı gitmiş yerine güneş te neden doğmadı ise diye kahırlanan yeni günün olmasını bekleyen bir çınar olmuş birden bire. Düşünmüş çınar ağacı sen ne yapıyorsun yaptığın doğrumu diye hep kendini sorgulamış. Akılının mantığının söylediğini gönlü kabulenmiyormuş bir türlü. Gönlüne yüreğine söz geçirememiş ne varki. Gözlerinin önünde hep o güzellik var. Gözlerinin önünde hafif esintide salınan incecik gövde. Ya etrafa yaydığı neşe birde çevresine saldığı o muhteşem kokusu , ah o kokusu aklını alırmış koca çınarın. Hayat güzelleşmiş birden bire yorgun çınar ağacı için. Yorgunluğu atmış bıkkınlığı gitmiş enerji dolu bir ağaç olmuş tekrar.
         Yapmaması gerekeni yapmış, yapmış ne yazıkki. Çiçeğin etrafından ayrılamaz olmuş. çiçeğinde onun yanından ayrılmaması için çareler arar olmuş. Bir gün dayanamamış. Açmış duygularını gelinciğe. Allahım o ne utangaçlık, o ne mahzunluk, o ne mahcupluk, o ne muhteşem bir iffet duygusu. Gelinciğin yaprakları ile beraber benekleride kıpkırmızı olmuş. bir şey diyememiş utancından. Çınar ağacı daha çok sevmiş bu güzeli. Çünkü aradağı ari güzellik değil bağlılıkmış. sevgide sevdada dilin anlatamadığını anlatan gözlermiş. Gelincik ne dili ile ne gözü ile anlatmış duygusunu. Her şeyi yapraklarının kızarması ile anlatmış anlayana. Hal dili ile anlatmış halini halden anlayana. Hal dili ile anlatmak saflıktır, hal dili ile anlatmak berraklıktır, hal dili ile anlatmak bir üst perdeden anlatmaktır anlayana. Anlamış koca çınar anlamış anlamasına. Dahada çok bağlanmış ormanlar güzeli gelinciğe. Karşılıksız değilmiş duygusu.

          Ama her zaman olduğu gibi güzellikler ve mutluluklar kısa sürermiş.Bir gün yorgun çınara hadi bakalım senin yerini değiştiriyoruz demişler. Yeter senin burada yaptığın görev, başka yerlerdede çalışman lazım. Böyle bir davranışa hazırmış çınar ağacı. Başına gelecekleri tahmin edebiliyormuş zaten. Bu gidiş önemli değil diye kendini teselli etmeye çalışırmış koca çınar. Ama aslında öyle değilmiş içi kan ağlıyormuş. Sessiz çığlıklar atıyormuş. Ahhhh bu ayrılıklar. Bırakılıp gidilir mi yeni bulduğun yeni sevdiğin gelincik. Gidilir mi bir başına bırakıp sevdiğini? Hani canın kadar seviyordun. Korktun mu sevgiden kaçıyormusun sevdiğinden ? Hayır hayır hayır yüz kere bin kere hayır. Kaçmıyorum ilk defa kaçmıyorum. Gitmekte istemiyorum. Önemli olan gitmek değil önemli olan sevdiğinden ayrı kalmak. Koruyacağına söz verdiğin gelinciğini, sevdiklerini artık koruyamayacak olması onlardan ayrı düşmesi imiş önemli olan. Gecesi gündüzü olan gelinciğini düşünür ne olacak bu çiçeğim korumasız kalırsa diyormuş.
          Gitmiş çınar ağacı başka kırlıklara gitmiş suyu daha az olan bir kırlığa gitmiş. gitmiş çınar ağacı göz yaşı dökerek gitmiş. Acı çekerek gitmiş. Gözü arkada kalarak gitmiş.Yer değilmi derdi, gelinciğini bırakıp gitmek üzmüş onu. Gelinciksiz yapraklar yeşerirmi ? gelinciksiz topraktan gıda alınır mı ? Sabahın oluşunu güneşin doğuşunu heyecanla beklemiyormuş artık. Gelinciğim yoksa güneş olmuş yağmur olmuş farketmez diyormuş. Ahhh gelincik sen suyumdun, sen aldığım oksijendin benim için. Sensiz boğuluyor havasız kalıyorum. Beni bıraktın kaktüsün eline diye sitemler ediyormuş. Gelinciğim neredesin? Uzun gecelerde yanımda sen vardın. Sen duymasanda senle konuşur derdimi sana anlatırdım. Ey sırdaşım, ey ruhdaşım neredesin sensiz yapamıyorum diye üzülür dururmuş. Gelinciğim al eline baltanı vu gövdeme kes beni, yık beni, yak beni ki sensiz bir hayat yaşamak zorunda kalmayayım. Hayata küstüm artık kurudum,çürüdüm yıkıldım artık. Sen yoksan ben yokum gelincik.
           Gelincik uzaktanda olsa dua edermiş bu yaşlı çınara, duanın her kapıyı açtığını bilerek. O duayı hisseder mutlu olur birazcıkta olsa hayata bağlanırmış. Günahtan ırak bir sevgi için dua edermiş gelincik. Sevgisini aşikar edemeyecek kadar mahcup gelincik için her şey olan iffetini koruyarak sevmek için dua edermiş. Gelinciğin al al olan yapraklarını dahada kızarak hayalleri ile severmiş gelincik.
          Gelinciğin duasına minnettar bir şekilde hep onu düşünür incecik gövdesini düşünür ayazda karda kışta ne olacak diyede dertlenirmiş bir yandan koca çınar.
"Aşk, maşuk için yanmaktır."
 
Facebook beğen
 
Gönül Bir Deryadır
 
Gönül bir deryadır girmesini bilmek gerek,
Sevda bir ummandır sevmesini bilmek gerek
Ne Okuyalım?
 
Kitabın Adı:Gelincik hikayeleri
Yazarı: Çınar Hoca ÇOBANİ
Tür: Hikaye,deneme
Konu: Gelincik çiçeğine vurulan bir çınarın hikayesi falb tarzında işlenmiş.
Ben de Kaldı
 
Bir bahar sabahı doğarken güneş,
Seni gördüm çırpınan kalbime eş
Hayat kumarında olmadım serkeş
Sana esen seher yeli bende kaldı.

****
Bir bakışta ben-i gördüm yüzünde
Hayalimin izi vardı bal köpüğü gözünde
Yer almak isterdim her tatlı sözünde
Sana olan sevdalı yürek bende kaldı.

****
Yanakların kızarmıştı belli arından,
Uzaklaşamadım o an senin yanından
Umutlu olayım mı bugünden yarından,
Sana gelen aşk yolları bende kaldı.

****
Bir kor düştü yaktı benim özümü,
Senin için sakınmam budaktan gözümü,
Yaşayamam sensiz hem yazımı, güzümü
Sana bakıp yanan yürek bende kaldı.

****
Yağmurlar yağıyor oysa hava kurak
Toprak kuru bak sadece gözlerim ıslak,
Gelincik rengini almış sende al yanak,
Sana doğru akan yaşlar bende kaldı.
EY MAŞUK
 
Sana hep yazılsın istersin ey gönül,
Sen başkası için ne zaman yazacaksın,
Senin uğruna yanan gönül var,
Sen ne zaman yanıp yakılacaksın..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol