Gazoz

GAZOZ
GAZOZ
Küçüklüğümde ufacık bir Anadolu kasabasında yaşadım.  Kasaba dediysek belediyelik olmasına rağmen bir köyden hiç farkı yoktu.  En büyük lüksümüz tarihi geçmiş bisküvi ile bayat lokumlar yemekti. Elimize hemen hemen hiç para geçmezdi. Geçse de alış veriş yapacak dükkan (bakkal) bulunmazdı.
Yaşadığımız kasabada elektrik yoktu. Buna rağmen beş veya altı yaşında iken mazotla çalışan jeneratör yardımıyla enerjisi sağlanan sinema geldi. Ahırdan bozma birleştirilmiş iki odanın altına konulan tahta sandalyelerde film izlemek çok değişik bir duygu idi. Hayatımızın en büyük değişikliği idi. Hala ilk günkü gibi hatırlarım seyrettiğim ilk film Nasrettin Hoca idi. Hava da oynayan ışıkları takip etmek ve duvarlara bakmaktan filme bakamamıştım. Bu adamlar arkadan geliyordu ama öne nereden geçiyorlardı. Onu keşfetmek için tüm gecem geçmişti.
Birkaç yıl geçmişti aradan köyden sinema gideli yıllar olmuştu. Her köyde yaşayan ailede olduğu gibi bizim ailede de iş bölümü vardı. Sığır gütmek ve davar gütmek benim görevimdi. Benden iki yaş büyük amcamın oğlu şehre gitmiş ve şehirde de sinemaya gitmiş. Gelince beraber davar gütmeye gitmiştik. Davar keşiği bizde idi. O gün dağılan tüm davarları toplayıp çevirmek bana düşmüştü. Davarı ben çevirmesem filmi anlatmayacaktı. Bir film o kadar mı güzel olur.  Akşama kadar filmi belki beş kere anlattırmıştım. Ama asıl farklılık sinemada değildi, içtiği gazozdu değişik olan. Şöyle güzel böyle güzel diye anlata anlata bitiremiyordu.
 Ertesi günü fırsat bulunca gazoz yapmaya karar verdik. Hemen planlamaya koyulduk. sabahı çok zor ettik. Komşumuzun bahçesinden cennet gülü topladık. Topladığımız cennet gülü yaprağını bir şişeye doldurduk. İçine de bir miktar limon tuzu koyduk. Üç dört gün gölge bir yerde beklettik. Beklemenin bu kadar zor olduğunu ilk o zaman fark ettim. Sonunda gün geldi çattı. Sakladığımız yerden şişeleri çıkardık ve içtik. Ne büyük mutluluktu bizim için, ne büyük mutluluk. Gazozun tadı mı ? Çok önemliydi sanki. Önceden içmedim ki tadını bileyim…
"Aşk, maşuk için yanmaktır."
 
Facebook beğen
 
Gönül Bir Deryadır
 
Gönül bir deryadır girmesini bilmek gerek,
Sevda bir ummandır sevmesini bilmek gerek
Ne Okuyalım?
 
Kitabın Adı:Gelincik hikayeleri
Yazarı: Çınar Hoca ÇOBANİ
Tür: Hikaye,deneme
Konu: Gelincik çiçeğine vurulan bir çınarın hikayesi falb tarzında işlenmiş.
Ben de Kaldı
 
Bir bahar sabahı doğarken güneş,
Seni gördüm çırpınan kalbime eş
Hayat kumarında olmadım serkeş
Sana esen seher yeli bende kaldı.

****
Bir bakışta ben-i gördüm yüzünde
Hayalimin izi vardı bal köpüğü gözünde
Yer almak isterdim her tatlı sözünde
Sana olan sevdalı yürek bende kaldı.

****
Yanakların kızarmıştı belli arından,
Uzaklaşamadım o an senin yanından
Umutlu olayım mı bugünden yarından,
Sana gelen aşk yolları bende kaldı.

****
Bir kor düştü yaktı benim özümü,
Senin için sakınmam budaktan gözümü,
Yaşayamam sensiz hem yazımı, güzümü
Sana bakıp yanan yürek bende kaldı.

****
Yağmurlar yağıyor oysa hava kurak
Toprak kuru bak sadece gözlerim ıslak,
Gelincik rengini almış sende al yanak,
Sana doğru akan yaşlar bende kaldı.
EY MAŞUK
 
Sana hep yazılsın istersin ey gönül,
Sen başkası için ne zaman yazacaksın,
Senin uğruna yanan gönül var,
Sen ne zaman yanıp yakılacaksın..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol